"Milli Birlik ve Beraberlik, Gerçek ve Doğru Haber."
Ara
Milli Birlik Haber Yerel Haberler 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Programı Vali Köşger’in Katılımıyla Gerçekleştirildi

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Programı Vali Köşger’in Katılımıyla Gerçekleştirildi

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLÎ BİRLİK GÜNÜ PROGRAMI VALİ KÖŞGER’İN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

 

15 Temmuz 2016 gecesi milletimizin yazdığı şanlı direnişin 9. yıl dönümü dolayısıyla 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü kapsamında anma programı düzenlendi.

İstasyon Meydanı’nda Vali Sayın Yavuz Selim Köşger, eşi Hanımefendi Fatma Köşger, il protokolü ve vatandaşlarımızın yoğun katılımıyla

düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinliği; saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı’nın okunması ve Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Vali Köşger etkinlikte, Türk bayrağı ile meydanları dolduran vatandaşlarımıza hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.

Vali Köşger konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Bugün, ülkemizin yakın tarihinde derin izler bırakan, millî iradenin namlulara karşı eğilmediği; bir milletin hürriyet ve istiklali uğruna yekvücut olduğu kutlu bir direnişin yıl dönümünde bir aradayız.

15 Temmuz gecesi; bayrağımıza, ezanımıza, devletimize ve demokrasimize yöneltilen hain saldırıya karşı, aziz milletimizin canı pahasına sergilediği büyük kahramanlığı yâd etmek, o destansı duruşu hafızalarda diri tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için toplandık.

15 Temmuz Kahramanlık Destanı’nın 9. yıl dönümünde, sizlerle aynı duyguda, aynı inançta ve aynı kararlılıkta bu anlamlı meydanı paylaşmaktan onur duyuyor; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

15 Temmuz 2016 gecesi; demokrasimize, Cumhuriyetimize, devletimize ve milletimizin mukaddesatına yönelik en alçak saldırılardan biriyle karşı karşıya kaldık. Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hainler, devletin imkânlarını kullanarak milletin iradesine kastetmeye, ülkemizi iç savaş ortamına sürüklemeye kalkıştılar.

Ama unuttukları bir şey vardı:

Bu aziz millet, esareti hiçbir zaman kabul etmedi.

Bu millet, hürriyetten vazgeçmedi.

Bu millet, istiklal ve istikbal söz konusu olduğunda canını siper etmekten bir an bile çekinmedi.

O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla, milletimiz sokak sokak, meydan meydan tarih yazdı. Kadınıyla, erkeğiyle; genciyle, yaşlısıyla; dualarla, tekbirlerle, bayraklarla direnişe geçti. Devletine, demokrasisine, geleceğine sahip çıktı. Tankların önünde, kurşunların karşısında, helikopterlerin gölgesinde dimdik durdu. Bu hain kalkışmayı, tarih boyunca kimseye boyun eğmemiş milletimizin cesaretiyle bertaraf ettik. Millî irademize, birlik ve beraberliğimize, kutsal değerlerimize, demokrasimize sahip çıkan yüreklerin hikâyesi, işte o gece yazıldı.

Bu milletin istiklaline ve istikbaline kasteden hiçbir girişime asla geçit verilmeyecektir! İhanete karşı verilen bu destansı mücadele, dünya tarihine altın harflerle kazındı. Ve o gün, bu topraklarda bir kez daha haykırıldı: İrade milletindir. Gelecek milletindir. Zaferin adı Türkiye’dir.

Adana; o karanlık gecede bir kez daha vakur duruşunu ortaya koymuştur. Hepinizden Allah razı olsun. Yiğitliğini yalnızca Toroslar’dan değil, asırlardır taşıdığı inançtan ve yürekten alan bu şehir; meydanları, caddeleri doldurarak millet olmanın ne demek olduğunu bir kez daha cümle âleme göstermiştir. Dualar göğe yükselmiş, bayraklar dalgalanmış, yürekler vatan için çarpmıştır. Sizler, “Bu millet teslim olmaz!” diyerek direnişin sesi oldunuz. İşte bu ruh yaşadıkça, hiçbir tehdit asla ama asla bu milleti yıldıramayacaktır.

Zaferin adı Türkiye!

O gece sokağa çıkan her vatandaşımız birer bayraktı. Her kadın Nene Hatun’du, her genç Seyit Onbaşı… Her yaşlı istiklal nöbetinin yılmaz bekçisiydi.

Ve her Adanalı Gülekli Hatice, Saim Bey, Cemil Nardalı, İbo Osman, Tufan Paşa, Müftü Kasım Hoca, Kara Fatma… Adını sayamadığımız bu toprağın bağrından çıkmış nice yürekli insan o gece yeniden can buldu, yeniden dirildi. Adanalılar; sokaklarda, meydanlarda cesaretin, ferasetin ve sadakatin timsali oldu.

O sebeple diyoruz ki: Birliğin adı Türkiye!

15 Temmuz gecesi, farklı görüşler, farklı kimlikler aynı duada, aynı meydanda birleşti.

O gece “ben” diyen olmadı; herkes “biz” oldu, millet oldu.

Direnişin adı Türkiye!

Tankın önüne yatanlar, kurşunlara göğüs gerenler, hainin planlarını bozanlar; “Bu vatan bizimdir!” diyenler, bu milletin evlatlarıydı. O gece teslim olmayan, boyun eğmeyen, diz çökmeyen halk yazdı bu destanı.

Özgürlüğün adı Türkiye!

Çünkü biz, özgürlüğün ne demek olduğunu biliriz. Ezanla başlar, bayrakla dalgalanır, halkla yükselir. O gece semalara salâlar yükselirken, özgürlük bir kez daha yazıldı gökyüzüne.

Mücadelenin adı Türkiye!

Bu mücadele bir gecede başlamış değildir. Malazgirt’ten Çanakkale’ye, Sakarya’dan günümüze uzanan bir bağımsızlık yürüyüşüdür.

Kahramanlığın adı Türkiye!

Şehitlerimiz ve gazilerimiz; millet olmanın, vatan sahibi olmanın ne demek olduğunun şuurunda olan ve bunun bedelini ödeyen kahramanlardır. O gece gözünü kırpmadan canını feda eden her bir vatandaşımız, bu milletin alnının akı, yüreğinin ateşidir.

15 Temmuz; sadece bir kalkışmanın adı değil, aynı zamanda bir milletin yeniden şahlanışıdır. O gece, irademiz, onurumuz, geleceğimiz hedef alınmış; ancak bu millet, şanlı bir duruşla tarihi yeniden yazmıştır.

15 Temmuz’u yalnızca anmakla kalmayacağız, anlatacağız. Evlatlarımıza, genç nesillere; bu toprakların hangi bedellerle korunduğunu, bağımsızlığın nasıl savunulduğunu öğreteceğiz. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd edeceğiz. Cumhuriyetimize, demokrasimize, millî birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha güçlü sarılacağız. Çünkü unutursak, ihanet yeniden baş gösterir. Anlatmazsak, geleceğimiz tehdit altında kalır.

15 Temmuz, hafızalara kazınmış bir diriliştir. İstiklâl yürüyüşümüzün şeref halkalarından biridir.

Bu duygu ve düşüncelerle; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; vatanı, bayrağı, ezanı ve milleti uğruna gözünü kırpmadan toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.

Çanakkale’nin serin sularında kefensiz yatanlardan, Sakarya’nın sırtlarında şehadetle buluşanlara; Dumlupınar’da son kurşununu namus bilenlerden, 15 Temmuz gecesi meydanlarda canını siper eden kahramanlara ve sınır boylarında, dağlarda, şehirlerde hain pusulara göğsünü siper eden güvenlik güçlerimize kadar… Hepsi bu milletin iftiharı, bu toprağın sessiz ama görkemli destanıdır. Onların fedakârlığı sadece birer hatıra değil; bugün hâlâ nefes aldığımız bu toprakların gerçek teminatıdır. Onların emaneti, bizlere bırakılmış kutlu bir sorumluluktur. Her biri, tarihimizin alnına kazınmış şeref mühürleri; milletimizin onur nişaneleri; vatan sevgisinin ölümsüz sembolleridir. Şehitlerimizin uğruna can verdikleri değerleri yaşatmak, bizlere düşen en büyük vazifedir.

Ruhları şad, makamları ali; hatıraları milletimizin gönlünde ebedî olsun.

Aynı şekilde; o karanlık gecede ve nice zorlu mücadelede gözünü kırpmadan görev yapan, vücudunu siper ederek hayatta kalmayı bir şans değil, millete hizmet için bir fırsat bilen kahraman gazilerimizi de sonsuz bir minnetle ve derin bir saygıyla anıyorum. Onlar, yalnızca savaş meydanlarının değil; barışın, iradenin ve bağımsızlığın da kahramanlarıdır. Omuzlarında taşıdıkları hatıralar, milletimizin hafızasında kıymetli birer emanet; duruşları, bu topraklarda hâlâ direnen iradenin canlı bir nişanesidir.

Şehitlerimizin ve gazilerimizin geride bıraktığı emanetleri olan kıymetli ailelerinin, yakınlarının ve evlatlarının bu milletin gönlünde her zaman müstesna bir yeri vardır. Aziz hatıralarına hürmeten, onların daima yanlarında ve arkalarında olacağımızı bir kez daha bu meydandan ilan ediyorum.

İşte bu inançla, bugün buradan bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz:

Bu milletin kaderiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur! Milletimizin iradesine, demokrasisine, bağımsızlığına göz diken hiçbir güç başarılı olamayacaktır. Çünkü bu milletin sinesinde yüzyıllardır sönmeyen bir istiklal ateşi yanmakta ve bu ateşin karşısında hiçbir ihanet, hiçbir tehdit, hiçbir karanlık tutunamamaktadır!

Cenab-ı Allah, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin. Şehitlerimizin ruhlarını şad, gazilerimizin ömürlerini sağlıklı ve bereketli kılsın. Devletimizi, milletimizi, bayrağımızı ve semalarımızda yankılanan ezan sesimizi bu topraklar üzerinde sonsuza kadar var eylesin.

Her koşulda önceliği, vatanımızın kutsal toprakları olan; bağımsızlığımıza canı pahasına sahip çıkan sevgili Adanalıları ve aziz milletimizi en kalbî duygularımla selamlıyor, asil milletimizin bir daha böyle elim hadiselere maruz kalmamasını temenni ediyorum.

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günümüz kutlu olsun!"

Vali Köşger’in konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan video gösterimi sunuldu. Devamında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları canlı olarak meydandaki vatandaşlarla paylaşıldı.

Program, Adanalı şehitlerimizin ve gazilerimizin özgeçmişlerinin okunmasıyla sürdü. Ardından şiir dinletileri, koro ve ilahi sunumlarıyla manevi bir atmosfer oluşturuldu. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam eden program, Türkiye genelinde eş zamanlı okunan selâlar ve edilen dualarla sona erdi.

 

 

Milli Birlik Haber Yerel Haberler 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Programı Vali Köşger’in Katılımıyla Gerçekleştirildi

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü Programı Vali Köşger’in Katılımıyla Gerçekleştirildi

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLÎ BİRLİK GÜNÜ PROGRAMI VALİ KÖŞGER’İN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

 

15 Temmuz 2016 gecesi milletimizin yazdığı şanlı direnişin 9. yıl dönümü dolayısıyla 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü kapsamında anma programı düzenlendi.

İstasyon Meydanı’nda Vali Sayın Yavuz Selim Köşger, eşi Hanımefendi Fatma Köşger, il protokolü ve vatandaşlarımızın yoğun katılımıyla

düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinliği; saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı’nın okunması ve Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Vali Köşger etkinlikte, Türk bayrağı ile meydanları dolduran vatandaşlarımıza hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.

Vali Köşger konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Bugün, ülkemizin yakın tarihinde derin izler bırakan, millî iradenin namlulara karşı eğilmediği; bir milletin hürriyet ve istiklali uğruna yekvücut olduğu kutlu bir direnişin yıl dönümünde bir aradayız.

15 Temmuz gecesi; bayrağımıza, ezanımıza, devletimize ve demokrasimize yöneltilen hain saldırıya karşı, aziz milletimizin canı pahasına sergilediği büyük kahramanlığı yâd etmek, o destansı duruşu hafızalarda diri tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için toplandık.

15 Temmuz Kahramanlık Destanı’nın 9. yıl dönümünde, sizlerle aynı duyguda, aynı inançta ve aynı kararlılıkta bu anlamlı meydanı paylaşmaktan onur duyuyor; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

15 Temmuz 2016 gecesi; demokrasimize, Cumhuriyetimize, devletimize ve milletimizin mukaddesatına yönelik en alçak saldırılardan biriyle karşı karşıya kaldık. Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hainler, devletin imkânlarını kullanarak milletin iradesine kastetmeye, ülkemizi iç savaş ortamına sürüklemeye kalkıştılar.

Ama unuttukları bir şey vardı:

Bu aziz millet, esareti hiçbir zaman kabul etmedi.

Bu millet, hürriyetten vazgeçmedi.

Bu millet, istiklal ve istikbal söz konusu olduğunda canını siper etmekten bir an bile çekinmedi.

O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla, milletimiz sokak sokak, meydan meydan tarih yazdı. Kadınıyla, erkeğiyle; genciyle, yaşlısıyla; dualarla, tekbirlerle, bayraklarla direnişe geçti. Devletine, demokrasisine, geleceğine sahip çıktı. Tankların önünde, kurşunların karşısında, helikopterlerin gölgesinde dimdik durdu. Bu hain kalkışmayı, tarih boyunca kimseye boyun eğmemiş milletimizin cesaretiyle bertaraf ettik. Millî irademize, birlik ve beraberliğimize, kutsal değerlerimize, demokrasimize sahip çıkan yüreklerin hikâyesi, işte o gece yazıldı.

Bu milletin istiklaline ve istikbaline kasteden hiçbir girişime asla geçit verilmeyecektir! İhanete karşı verilen bu destansı mücadele, dünya tarihine altın harflerle kazındı. Ve o gün, bu topraklarda bir kez daha haykırıldı: İrade milletindir. Gelecek milletindir. Zaferin adı Türkiye’dir.

Adana; o karanlık gecede bir kez daha vakur duruşunu ortaya koymuştur. Hepinizden Allah razı olsun. Yiğitliğini yalnızca Toroslar’dan değil, asırlardır taşıdığı inançtan ve yürekten alan bu şehir; meydanları, caddeleri doldurarak millet olmanın ne demek olduğunu bir kez daha cümle âleme göstermiştir. Dualar göğe yükselmiş, bayraklar dalgalanmış, yürekler vatan için çarpmıştır. Sizler, “Bu millet teslim olmaz!” diyerek direnişin sesi oldunuz. İşte bu ruh yaşadıkça, hiçbir tehdit asla ama asla bu milleti yıldıramayacaktır.

Zaferin adı Türkiye!

O gece sokağa çıkan her vatandaşımız birer bayraktı. Her kadın Nene Hatun’du, her genç Seyit Onbaşı… Her yaşlı istiklal nöbetinin yılmaz bekçisiydi.

Ve her Adanalı Gülekli Hatice, Saim Bey, Cemil Nardalı, İbo Osman, Tufan Paşa, Müftü Kasım Hoca, Kara Fatma… Adını sayamadığımız bu toprağın bağrından çıkmış nice yürekli insan o gece yeniden can buldu, yeniden dirildi. Adanalılar; sokaklarda, meydanlarda cesaretin, ferasetin ve sadakatin timsali oldu.

O sebeple diyoruz ki: Birliğin adı Türkiye!

15 Temmuz gecesi, farklı görüşler, farklı kimlikler aynı duada, aynı meydanda birleşti.

O gece “ben” diyen olmadı; herkes “biz” oldu, millet oldu.

Direnişin adı Türkiye!

Tankın önüne yatanlar, kurşunlara göğüs gerenler, hainin planlarını bozanlar; “Bu vatan bizimdir!” diyenler, bu milletin evlatlarıydı. O gece teslim olmayan, boyun eğmeyen, diz çökmeyen halk yazdı bu destanı.

Özgürlüğün adı Türkiye!

Çünkü biz, özgürlüğün ne demek olduğunu biliriz. Ezanla başlar, bayrakla dalgalanır, halkla yükselir. O gece semalara salâlar yükselirken, özgürlük bir kez daha yazıldı gökyüzüne.

Mücadelenin adı Türkiye!

Bu mücadele bir gecede başlamış değildir. Malazgirt’ten Çanakkale’ye, Sakarya’dan günümüze uzanan bir bağımsızlık yürüyüşüdür.

Kahramanlığın adı Türkiye!

Şehitlerimiz ve gazilerimiz; millet olmanın, vatan sahibi olmanın ne demek olduğunun şuurunda olan ve bunun bedelini ödeyen kahramanlardır. O gece gözünü kırpmadan canını feda eden her bir vatandaşımız, bu milletin alnının akı, yüreğinin ateşidir.

15 Temmuz; sadece bir kalkışmanın adı değil, aynı zamanda bir milletin yeniden şahlanışıdır. O gece, irademiz, onurumuz, geleceğimiz hedef alınmış; ancak bu millet, şanlı bir duruşla tarihi yeniden yazmıştır.

15 Temmuz’u yalnızca anmakla kalmayacağız, anlatacağız. Evlatlarımıza, genç nesillere; bu toprakların hangi bedellerle korunduğunu, bağımsızlığın nasıl savunulduğunu öğreteceğiz. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd edeceğiz. Cumhuriyetimize, demokrasimize, millî birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha güçlü sarılacağız. Çünkü unutursak, ihanet yeniden baş gösterir. Anlatmazsak, geleceğimiz tehdit altında kalır.

15 Temmuz, hafızalara kazınmış bir diriliştir. İstiklâl yürüyüşümüzün şeref halkalarından biridir.

Bu duygu ve düşüncelerle; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; vatanı, bayrağı, ezanı ve milleti uğruna gözünü kırpmadan toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.

Çanakkale’nin serin sularında kefensiz yatanlardan, Sakarya’nın sırtlarında şehadetle buluşanlara; Dumlupınar’da son kurşununu namus bilenlerden, 15 Temmuz gecesi meydanlarda canını siper eden kahramanlara ve sınır boylarında, dağlarda, şehirlerde hain pusulara göğsünü siper eden güvenlik güçlerimize kadar… Hepsi bu milletin iftiharı, bu toprağın sessiz ama görkemli destanıdır. Onların fedakârlığı sadece birer hatıra değil; bugün hâlâ nefes aldığımız bu toprakların gerçek teminatıdır. Onların emaneti, bizlere bırakılmış kutlu bir sorumluluktur. Her biri, tarihimizin alnına kazınmış şeref mühürleri; milletimizin onur nişaneleri; vatan sevgisinin ölümsüz sembolleridir. Şehitlerimizin uğruna can verdikleri değerleri yaşatmak, bizlere düşen en büyük vazifedir.

Ruhları şad, makamları ali; hatıraları milletimizin gönlünde ebedî olsun.

Aynı şekilde; o karanlık gecede ve nice zorlu mücadelede gözünü kırpmadan görev yapan, vücudunu siper ederek hayatta kalmayı bir şans değil, millete hizmet için bir fırsat bilen kahraman gazilerimizi de sonsuz bir minnetle ve derin bir saygıyla anıyorum. Onlar, yalnızca savaş meydanlarının değil; barışın, iradenin ve bağımsızlığın da kahramanlarıdır. Omuzlarında taşıdıkları hatıralar, milletimizin hafızasında kıymetli birer emanet; duruşları, bu topraklarda hâlâ direnen iradenin canlı bir nişanesidir.

Şehitlerimizin ve gazilerimizin geride bıraktığı emanetleri olan kıymetli ailelerinin, yakınlarının ve evlatlarının bu milletin gönlünde her zaman müstesna bir yeri vardır. Aziz hatıralarına hürmeten, onların daima yanlarında ve arkalarında olacağımızı bir kez daha bu meydandan ilan ediyorum.

İşte bu inançla, bugün buradan bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz:

Bu milletin kaderiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur! Milletimizin iradesine, demokrasisine, bağımsızlığına göz diken hiçbir güç başarılı olamayacaktır. Çünkü bu milletin sinesinde yüzyıllardır sönmeyen bir istiklal ateşi yanmakta ve bu ateşin karşısında hiçbir ihanet, hiçbir tehdit, hiçbir karanlık tutunamamaktadır!

Cenab-ı Allah, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin. Şehitlerimizin ruhlarını şad, gazilerimizin ömürlerini sağlıklı ve bereketli kılsın. Devletimizi, milletimizi, bayrağımızı ve semalarımızda yankılanan ezan sesimizi bu topraklar üzerinde sonsuza kadar var eylesin.

Her koşulda önceliği, vatanımızın kutsal toprakları olan; bağımsızlığımıza canı pahasına sahip çıkan sevgili Adanalıları ve aziz milletimizi en kalbî duygularımla selamlıyor, asil milletimizin bir daha böyle elim hadiselere maruz kalmamasını temenni ediyorum.

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günümüz kutlu olsun!"

Vali Köşger’in konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan video gösterimi sunuldu. Devamında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları canlı olarak meydandaki vatandaşlarla paylaşıldı.

Program, Adanalı şehitlerimizin ve gazilerimizin özgeçmişlerinin okunmasıyla sürdü. Ardından şiir dinletileri, koro ve ilahi sunumlarıyla manevi bir atmosfer oluşturuldu. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam eden program, Türkiye genelinde eş zamanlı okunan selâlar ve edilen dualarla sona erdi.

 

 

Yükleniyor...
Menü