Aile içinde anne olmakla başlayan fedakârlıkları, sevgi, saygı ve hoşgörü duygularıyla toplumu olumlu yönde etkileyen en büyük güç olan kadınlarımız, yeryüzünde merhametin, şefkatin, sevginin ve fedakârlığın sembolüdür. Kadın; yalnızca aile içinde değil, hayatın her alanında birleştirici gücüyle toplumun temel direği, geleceğimizin mimarıdır.
İslam dininde de kadına büyük bir değer verilmiş ve kadının toplumda saygın bir yeri olduğu vurgulanmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davranandır” (Tirmizî, Radâ, 11.) Bu hadis, kadınlara olan saygı ve sevginin en güzel göstergesidir ve onların toplumda layık oldukları yeri almalarını öğütler.
Tarihimiz boyunca kadınlarımız, sadece aile yaşamında değil, vatan savunmasında, eğitimde, üretimde ve yönetimde en ön saflarda yer almıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının gücünü ve yetkinliğini görerek, onlara birçok Batılı ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını kazandırmış, kadınlarımızın toplumsal hayatta hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Atatürk’ün “Dünyada her şey kadının eseridir.” sözü, kadınlarımızın toplum içindeki değerini en güzel şekilde özetlemektedir.
Bugünün Türkiye’sinde kadınlarımız; eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına kadar her alanda üstlendikleri sorumlulukla Aziz Türk Milleti’nin geleceğe güvenle bakmasının teminatıdır. Kadınlarımızın toplum içinde her anlamda layık oldukları yeri almaları en büyük arzularımızdandır.
Aile kurumunun temeli, değerlerimizin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu olan kadınlarımızın hayatın her alanına etkin bir şekilde katılmalarına imkân sağlayacak şartları oluşturmak, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek, kadın-erkek herkesin ortak sorumluluğudur. Devletimiz, kadınlara eğitim, iş ve sosyal hayatta erkeklerle eşit fırsatlar sunmak adına son yıllarda çok büyük ve köklü reformlar gerçekleştirmiştir. Özellikle çalışma hayatında kadın istihdamını artırmaya yönelik yapılan pozitif ayrımcılığın yanı sıra, kadına yönelik şiddetin önlenmesi adına KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamalarla, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımız, Emniyet ve Jandarma birimlerimizle birlikte büyük bir hassasiyetle çalışıyoruz.
Kadına yönelik bakış açımızın temelinde, onları hayatın her alanında bir birey olarak görmek, emeklerini ve fedakârlıklarını takdir etmek yatmaktadır. Kadınlarımız, sadece bir gün değil, yılın her günü saygıyı, sevgiyi ve takdiri hak etmektedir. Onların emeğini yok sayan, şiddete maruz bırakan her türlü anlayışla mücadele etmek, toplum olarak hepimizin görevidir.
Kadın erkek ilişkilerinde, aile ortamında veya toplumsal hayatta şiddetin yerine sevginin, hoşgörünün ve karşılıklı anlayışın hâkim olması için ilçelerimizde, mahallelerimizde bilgilendirici ve bilinçlendirici etkinlikler düzenleyerek farkındalık yaratmaya gayret ediyoruz.
Bu vesileyle, başta şehit ve gazi anneleri ve eşleri olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, sağlık, huzur, mutluluk ve başarı dolu günler temenni ediyorum.