Bu yıl, “Peygamberimiz (s.a.v.), Cami ve Namaz” temasıyla idrak edilen Camiler ve Din Görevlileri Haftası, bizlere Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) hayatında “gözümün nuru” dediği namazı ve ümmetini bir araya getiren camileri yeniden düşünme fırsatı sunuyor. Namaz, müminin miracı, camiler ise o kalplerin birlikte attığı, huzurun ve kardeşliğin solunduğu mukaddes mekânlardır. Asırlardır, Müslümanlar gittikleri her yerde ilk olarak cami inşa etmiş, böylece hem Rabbine kulluk bağlarını pekiştirmiş hem de toplumsal dayanışma ve kardeşlik bağlarını güçlendirmiştir. Camilerimiz; ibadet mekânı olmanın ötesinde, ilmin ve hikmetin paylaşıldığı, güzel ahlakın öğretildiği, toplumsal barışın ve huzurun filizlendiği irfan yuvalarıdır. Minarelerden yükselen ezan sesleri ise, şanlı bayrağımızla birlikte bağımsızlığımızın ebedi sembolü olmuştur. Camiler; içlerinde huzur, huşu ve gönül birliğiyle, omuz omuza, diz dize, bütün müminler bir tarağın dişleri gibi eşit olarak, genç ihtiyar, âmir memur farkı gözetilmeden belli bir gaye için Allah'a yöneldiğimiz kutsi mabetlerimizdir. Din görevlilerimiz ise, ibadetlerimizin yerine getirilmesinde ve hayatın her alanında dinimizin getirdiği emir ve yasakların öğretilmesinde, temel dini bilgilerin vatandaşlarımıza aktarılmasında topluma yön veren rehberlerdir. Din görevlileri, din hizmetleri ve faaliyetlerini cami içinde olduğu gibi, cami dışında da sürdürmektedirler. Hem iyi günde hem de kötü günde insanların yanında olan, günlük hayatımızda ihtiyaç duyulan din hizmetlerini yerine getirme noktasında fedakârca çalışan din görevlilerimizi tebrik ediyorum. Bu vesileyle, 1-7 Ekim tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan ‘‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’’nın İlimiz, ülkemiz ve Milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederken, ifa ettikleri görev itibariyle toplumumuzun manevi mimarları olan bütün din görevlilerimize sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.